Dolar 32,2094
Euro 34,7529
Altın 2.426,19
BİST 10.203,12
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 19°C
Cum 21°C

OKUMUŞ CAHİLLER

3 Ocak 2024 11:45
A+
A-

Kadının olsun erkeğin olsun güzeli olur, çirkini olur, uzun boylusu olur, esmeri, kumralı, sarışını olur, delisi, akılsı olur.

Bunlar  toplumumuzun  yüz  akıdır.  Bu tür özellikler insanın  genetiğiyle  ilişkilidir  ,iklim çevre koşullarıyla ilişkilidir , ülkelerinin konumlandığı  bölgelerle   ilişkilidir   Örneğin ;Afrika  Ülkelerinde  ,Uzakdoğu’da, Ortadoğu’da  ,Güney,  Kuzey Amerika’da ,Avustralya da yaşayanların  görünümleri ,renkleri ,boy pos ve  bedensel  yapıları birbirinden farklıdırlar . Bu  farklılık  sosyal yaşantılarında , örf   ve adetlerinde ,kültürlerinde  ve geleneklerinde de görülür

Bununla  beraber  insanların bazılarının  kültürel , bilimsel ve  düşünsel  yetersizliği ,  yetişme ,yetiştirilme yöntemlerinin  eksikliği, okullarında da  uygar eğitim  alamamaları nedeniyle  toplumun çıkarları  yerine kendi   çıkarlarını  ön plana alma istemleri  önlerde  gelir . Çevrelerinde    onlara  ‘’diplomalı cahiller veya okumuş  cahiller ‘’ diye  isim takarlar.

Ben de bu muhteremlere  ‘’kuaför  Abdi Bey  dururken  hala  berber  Abdi  Efendiye tıraş  olanlar‘’diye ad taktım .

Kişi  veya kişiler eğer  tıraş olmak  için Kuaför Abdi  Beyin  dükkanına giderse, giderlerse Abdi Bey müşterilerinin  saçlarını  isteklerine göre boyar şekil verir  Çağdaş  yöntemlerle   tıraş  edildikleri  için  müşterilerin güzelliklerine   bir kat daha  güzellik  katılmış olur. Berber  Abide tıraş  gidenlerin de tıraşları  babasından  kalma  usullerle  yapıldığı  için   müşterileri ham traşlı olarak    koltuklarından  kalkarlar .Anlayacağınız   okumuş  aydın  ile okumuş  cahil   arasında ki fark ‘’Kuaför  Abdi Bey ile  Berber  Abdi’nin   tıraşları arasında farka benzer’’ Diğer bir deyişle   okumuş aydın  ile okumuş  cahil  arasında ki fark dağlar gibidir; bilene , görene ve anlayana

İnsanların zihniyeti,  zihniyetleri  değişmedikçe hal ve gidişat larında   değişiklik de  olmaz. Diplomalı cahiller dünü dünlerin de ,bugünlerini de dünlerinde ve hatta yarınlarını da  dünlerinde  yaşamak  isterler  . Bu düşüncedeki  insanlar  genellikle ulusal varlığımız doğayı  bağı, bahçeyi ,ormanı  ,tarım alanlarını ,tarihi  eserlerini  koruma  yerine  bu ulusal  varlıklarımıza  zarar veren mermer ocakları ,  taş ocakları  , termik santralleri , altın maden ocakları  gibi  çevre kirletici işletmelerinin kurulmasında sakınca görmezler , yöneticilerine de biat etmeyi  de  sakıncalı görmezler .Bu kültürü  almış insanların adamlıkları ,görgüleri gibi kısadır Her neden se  adamlıkları kısa     deyince   aklıma bir anda  dillerden dillerde dolaşan  bir  babanın  oğluna  ‘’ oğlum sen okumuşsun ama  adam olamazsın  ’’  hikayesi geldi  Herhalde  Vezir  Berber  Abid Efendi Ye gidenler grubundan.

Yazımın  Konusu  bu hikayeyi anlatmak değil  Yazımızın konusu  : Ormanımızı doğamızı   taşımızı  toprağımızı   eko -sistemimizi ,aşımızı ve  çevremizi kirletenlere  kirlettirenlere :Bunların müsebbibi kim ? tabii ki okumuş  cahiller  diplomalı cahillerdir.

Zira   okumuş Cahillerin, Diplomalı Cahillerin (istisnalar hariç ) düşüncelerinde , zihinlerinde çevreye doğaya karşı duyarsızlık ,  nemelazımcılık  iç güdüsü ve  siz düşünün  görüşü yatar veya yatıyordur Eğer öyle  olmasalardı  doğa varlıklarımıza  zarar verecek  girişimlerin ,faaliyetlerin  altına imzalarını atarlar mıydı  şüphesiz atmazlardı .Attıkları  imzaların  zararlarını bizlere yansıtan  çok sayıda  Örnekleri var  sizlerde  internette  ‘’  Google Bilgesine ’’ sorarsanız sizlere detaylı anlatır Gazete De .bana ayrılan köşemde yerim fazla olmadığı için birkaç örnekle konumuzu özleyeceğim  sırasıyla :

‘Kaz Dağları‘ ’Kaz Dağları yemyeşil zengin bitki örtüsüyle yüzbinlerce kızılçam, meşe ,kestane ve diğer ağacı türleriyle  bölgenin cenneti konumundadır, oksijen deposu konumundadır ,nefesi konumundadır mesire  yeri konumundadır .Maalesef diplomalı cahillerin olurları yüzünden  cennetimiz  cehenneme dönüştürüldü ,dönüştürülüyor ,döndürülmeye de  devam edecek gibi. Bölgenin  yeşillik ormanlık örtüsünden 195 000  ağaçlarımız canlı canlı  katledilerek uzaklaştırılmış durumda . Bunlarla da  kalınmıyor altın çıkarmak için  kullanılan siyanür ile de  bölgenin su  havzaları   toprakları , ekolojik dengeleri  bozuluyor  bozulmaya da devam edecek  gibi .

Vatandaşlarımız  bilir  veya bilmez; ’Kaz Dağları   Bölgesi  Alp dağlarından sonra Dünya da en yüksek oksijen deposuna  sahip bir Bölgedir.  Eğer Ülkemiz de  böylesine ünlü bir bölgeye ün katan orman ağaçları, doğanın doğal yapısı, ekolojisi bir avuç altın uğruna ,rantçı emperyalistlerin hatırına katlediliyorsa yok ediliyorsa  ve bu yıkıma da dur da denmiyorsa, denilemiyorsa bu yıkımın suçlusu, sorumlusu yöneticilerimiz olduğu kadar bu rezilliğe  olurunu  veren  diplomalı cahiller indir. Onlar mutlaka günü geldiğinde tarihimiz önünde çocuklarımıza  hesap vereceklerdir Merak ediyorum!

Aynı soruyu  ‘’Milasın  Akbelen  yöresinde ki  740 hektarlık  alanda ki  güzelim asırlık  çam ,meşe, kestane kızıl çam  gibi çeşitli ağaç türleri ve zeytin ağaçları canlı canlı birkaç yıllık  kömür madenleri getirisi için niye katlediliyor? Katlettiriyorsunuz? ‘’diye sormak benim  doğal hakkım : Hakikaten niye katlediliyor veya katlettiriyorsunuz  ?   Okumuş  cahiller unutmayınız ‘’ Orman  demek yagmur demek  su demek, toprak demek, hava demek, oksijen demek,  yaşam demek, ekmek demek yarınlarımız  demektir. Altınsız, mermersiz , kömürsüz yaşayabilir insan  ancak aş olmadan ,,su olmadan ,hava olmadan yaşayamaz.

Diplomalı  cahiller ve yetkililer : ‘’ her bir  ağaç kesildiğinde  hepimizin  sofrasından bir  ekmek   daha  israf  ediliyor .açıkça  sizler göz göre göre  evde  bulgur varken  niye   pirinç satın almak için ta  Dimyata gidiyorsunuz?

Gelelim Taşkale Manazan Mağaraları ve İncesu Mağaraları Meselesine: Taşkale Köyü; Türk  Dilinin  Başkenti Karamanın  önemli tarihi ve turistik yörelerden birisi olarak bilinir  Mustafa Kemal Atatürk’ün de  Ata yurdudur ve bünyesinde ’14 asırlık Bizans Döneminden kalma “Manazan Mağaraların barındırmaktadır  ,Turizme yeni açılmış 1356 metre uzunluğunda astım mağarası diye bilinen  ”İnce Su Mağaralarını da barındırmaktadır  ’’. Pınarları var dereleri var barajı da var  Taşkale ;bu sebeple  yöremiz de  özel bir yerleşim merkezi olarak kabul  görmektedir Maalesef bu yöre de eski güzelliğini ve ününü çok sayıda açılan mermer ocaklarının tozları ,dumanları yüzünden kaybetmeye  doğru eviriliyor Unutmayın; Diplomalı Cahiller : ’’çıkarılan mermer, pırlanta olsa ne yazar? .Dünya da Ülkemizi  anlamlı kılan ve var eden; turistik alanlar ve tarihi eserlerimizdir’’.

Son Olarak da Gelelim  Karaman’ın  Çukurovası Yöresinde Kurulan  Mermer Ocakları ,Taş Ocakları  Meselesine; Doğayı  katlederek  zenginleşen emperyalist ruhlu ,zihniyetli  ve  hırslarına  odaklı işletme sahipleri ;daldan dala atlayan  kuşlar  gibi  hiç   boş durmuyorlar.’ Kan Eksen Can Biter ‘’diye bilinen ,Karaman’ın Çukurovasıdır diye de bilinen   gıda  ambarı  bölgesine de üşüştüler   Halkımızın  yarınlarını   düşünmeden yine  düzenin aynı   adamları  çevreye  zehir saçan ocaklarını  makinelerini verimli arazilerimizle bitişik olan dağlarımıza tepelerimize kurdular. Kurmuş oldukları  zehir   işletmelerin aktiviteleri sonuç verdi , verimli arazilerimiz toz duman altında  kaldılar   Halkımız mutsuz ama bir şey yapamıyor   Halbuki  bu yörenin üreticileri geçmişte   tarımsal   sanayisinin ‘’bisküvi, çikolata, gofret  ve  un mamulleri  vb.  temel gıdalarının  ana materyalinin  temininde büyük bir katkı da bulunuyorlardı Ayrıca bu yörenin   gerek elma, gerek  mısır, fasulye, mercimek, nohut  ve gerekse de diğer tarımsal ürünlerin  üreticileri de  yerel ve ulusal  milli  üretimimize  önemli katkılarda bulunuyorlardı.

Son yıllarda  maalesef  tarımsal  girdilerin pahalı olması ,mermer ocaklarının taş ocaklarının ekinlerine  dikimlerine zararlar  vermesi , Paris İklim Anlaşmasına söz verildiği  halde uygulamaya konulmaması , ,yağmurun yağmaması , yer altı suların da  yok olma  sürecine de girmesi  yüzünden yörede yukarıda sözünü ettiğim gibi üreticilerimiz  üretime eskisi kadar katkıda bulunulamıyorlar. Bu olumsuzluklar üreticilerimizi kara kara düşündürüyor    ve mutsuz ediyor Soruyorum diplomalı cahiller  sizlere ‘’Masum üreticilerin yerine sizler olsaydınız  ne yapardınız?’’

Sayın yetkili  yöneticiler  doğamızı yeşil örtümüz  katletmekten katlettirilmelerine de izin vermekten  vazgeçin  Verimli   tarım arazilerine yakın dağlarda tepelerde mermer ocakları taş ocakları termik  santrallerin  kurulmasına da  izin vermeyin Üreticilerimiz  zor durumdalar, geçim sıkıntısı çekiyorlar Lütfen  onlara  kulaklarınızı açın  Değilse  Doğanın  taşın toprağın bitki örtüsünün ve  üreticilerin veballeri  sırtınıza  yük   olarak kalacak . Benden söylemesi.

Kalın sağlıcakla

 

 


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR