SUÇLUSU İNSAN SORUMLUSU KADER (2)
Gelin birlikte ‘’sera gazı, sera gazı emisyonu ve küresel ısınma nedir? Zararları nelerdir, görelim ve sonra çözüm yollarını arayalım.
Kimyasal yapıları farklı türdeki gazların emisyonları sonucu ortaya çıkan küresel ısınmanın canlılara ve çevreye verdiği zararlarla ilgili haberler yazılı-sözlü basının ve kamu oyunun gündemini sıkça işgal eder oldu. Bu olumsuzlukların sorumlusu ‘atmosferde değişik oranlarda ve dengesizce biriken “Karbon dioksit, Metan gazı. Nitröz Oksit, Hidroflorür karbonlar, Perfloro karbonlar, Sülfürhekzaflorid” gibi gazlardır. Bilim insanları bu gazlara “Sera Gazı‘’ adını vermişlerdir.. Sera gazları atmosferin üzerini yorgan gibi sarıp sarmalayarak dünyamızı ısıtır. Yine bilim adamları: “Eğer bu sera gazları olmasaydı, yeryüzünün ortalama sıcaklığı -18°C civarında olurdu; belki de Dünyamız, Mars gibi yaşanmaz olurdu” diyor:
Ulu Tanrı bunu bilerek ve hesap ederek yarattığı bütün varlıkların hayatlarını huzurlu ve rahat bir şekilde sürdürebilsinler” diyerek evrende öylesine güzel bir denge kurmuş ki, ne sera gazları atmosferde birikiyordu, ne de o sera gazları gezegenimize zarar veriyordu. Bu güzelim olağan yaşayış tarzı, dengesi ve düzeni sanayi devrimiyle, fosil yataklarının kömür, doğalgaz ve petrol ürünlerini kullanımına kadar sürdü. Sonra ne yazık ki, bu doğal denge insanoğlunun elinin değmesiyle bozuldu. İklimler değişti; hava, su, toprak kirletildi. Kuraklıklar, çölleşmeler başladı. Kış mevsimi sonbahar gibi oldu; sıcaklıklar arttı, zamansız vakitli vakitsiz yağışlar, sağanaklar meydana gelir oldu. Buzullar bile yavaş yavaş erimeye başladı. Okyanuslardaki su seviyesi yükseldi, toprak kaymaları arttı. Seller, kasırgalar sık görülür oldu. Haziran ayında ve hatta Eylül’de bile İç Anadolu Bölgesi’ne dolu düştü. Tabii bu olumsuzluklar tek bir yerden kaynaklanmıyor; sorun bir bütündür. Yarınlarımızda bu olumsuzlukların sürmeyeceğini kimse söyleyemez. Ancak önlemler alınır ve alınacak önlemlere uyulursa, küresel ısıma eskisi gibi zarar vermez.
Bu Önemler Nelerdir? Sırasıyla Görelim:
*Aşırı nüfus artışı engellenmeli, sığınmacılar ülkelerine derhal geri gönderilmelidir. Çünkü kişi sayısı arttıkça atıkları, artıkları ve CO2 salınımı da artar. Çevreyi kirletme ve kirlenme oranları da artar.
*Fazla yakıt harcayan araçlar trafikten veya hizmetten kaldırılmalıdır. Bu araçlar eski teknoloji kullanılarak üretildiği için zehirli egzoz gazlarının atmosfere salınımları ve böylece atmosferdeki sera gazlarının yoğunluğu da artar. Bunun için düşük emisyonlu araçların ulaşımda kullanılması gerekir. En kısa zamanda da. benzinle motorinle çalışan araçların sayıları azaltılmalı, yerine de elektrik enerjisiyle çalışan araçların kullanılması teşvik edilmelidir.
*Özel araç kullanımı mutlaka en az düzeye indirilmeli, halkımız toplu araç kullanımına özendirilmelidir
*Şehirlerde yeşil alanları tahrip edilerek yerine AVM rezidansları, TOKİ binaları yapılmaktan vazgeçilmelidir. Yeşil alanlar “yeşil alan” olarak kalmalı; plansız- programsız ve şehrin güzelliğini bozacak şekilde betonlaştırma sevdasından vazgeçilmelidir.
*Dere tepe dahil her yerde her bir boş alanda ağaçlandırma faaliyetleri sürdürülmeli, ağaçlandırma işini yapanlara da devletimiz tarafından para desteği sağlanmalıdır Bilinmelidir ki ülkemiz ne kadar yeşilliğe bürünürse, büründürülürse, atmosfer de o denli CO2 yoğunluğunda düşüş görülür , sera gazların etkisinde azalma olur.
*Konutlarda kalorisi düşük, kalitesiz kömürler ısınma veya yakıt amaçlı olarak kullanılmamalıdır kullandırılmamalıdır onun yerine doğalgaz kullanılmalıdır.
*Atmosfere sera gazlarının özellikle CO2, kükürt, azot ve diğer gaz bileşenlerinin salınımı yapan sanayi işletmelerini sayıları artırılmamalı; mümkünse mevcut işletmelerin kapasiteleri plan ve proje çerçevesinde genişletilmelidir. Eğer yenilerinin kurulması kamunun yararına ise, tarım alanlarından ve yeşil alanlardan çok uzakta kurulmalıdır.
*Petrol, kömür ve doğal gazın kaynağı fosillerdir; sera gazlarının yapı taşı, küresel ısınmanın da anasıdır. Bu yüzden bunların yerine alternatif enerji (yenilebilir enerji) kaynakları kullanılmalıdır. Bu enerji kaynakları doğada bulunmakta, para pul da istememektedir. Eğer alternatif enerji diye adlandırılan enerji kaynakları düzenli, planlı- programlı, projelere dayalı tesis edilirse; ülkemizin enerji ihtiyacı önemli oranda giderilmiş olur. Dolayısıyla fosil yatakları tüketimi azaltılacağından, atmosferimizde sera gazların yoğunluğu en aza indirgenmiş; yani küresel ısınmanın zararı da azalmış olur. Bunlar:
*Rüzgâr enerjisi: Rüzgâr enerjisi son yıllarda yeni geliştirilmiş teknolojik çalışmalar ve araştırmalar sayesinde elektrik enerjisine dönüştürülebiliyor. Önemli olan şiddetli rüzgâr alan yerleri bulup, oralara rüzgâr türbinleri yerleştirmektir. Bu tip bölgeler ülkemizde pek çok alanda bulunuyor. Eğer bu yerlere hemen rüzgâr türbinleri yerleştirilirse, elektrik enerji üretilebilme olanağına erişmiş oluruz. Devletimizin ülke çapında bu projelere destek vermesi ve olumlu bakması gerekir. Eğer yeterince destek verirse, enerjide dışa bağımlığımız büyük ölçüde azalabilir.
*Güneş enerjisi: Türkiye İspanya’dan sonra en çok güneş alan Akdeniz ülkesidir. Bu yüzden ülkemiz Avrupa’da Türkiye’ye ziyaret eden kişiler tarafından “Güneşin Vatanı” diye adlandırılıyor. Güneş enerjisi, geleceğin çok önemli yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olarak kabul ediliyor. Bilim adamlarının göre.Dünyaya gelen güneş ışınları, güneş panelleri sayesinde ısı ve elektriğe dönüştürülüyor. Eğer ülke genelinde bu sistemin kullanımı yaygınlaştırılırsa, ülkemizin enerji ihtiyacı büyük oranda çevre sorunları yaşanmadan karşılanmış olur.
Ayrıca “biyoenerji” ve üç yanı denizlerle çevrili yurdumuzda “dalga enerjisi” gibi çevre dostu başkaca yenilenebilir enerji kaynakları da vardır.
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.