Odun gibi adam olmak ya da olmamak!
“Abi, adam odunun teki. Hem de yontulmamışından” dedi.
Odun diye kimden söz ettiğini biliyordum ama burada yazmam olmaz şimdi. Kalkar yine bir odunluk yapar, benim de moralimi bozar.
Ama adam gerçekten de odun mu odun. Eğsen eğilmez, büksen bükülmez, laftan anlamazın, söz dinlemezin teki.
İnsanlarla uğraşmayı sevmediğim için işi gırgıra vurdum. “Boş ver, bırak uğraşma. Konuştuğuna değmez. Nasıl olsa bir şey değişmeyecek” dedim.
“Haklısın da… Ama yine de can sıkıyor. İnsan biraz etrafına bakar, kim ne yapıyor, kim ne diyor? diye. Hiç umurunda değil adamın. Vallahi odun, billahi odun. Hani dağdaki ağacı kesersin de hiçbir işe yaramadığı için, getirir sobada yakarsın, aynen öyle.”
Ne desem, nasıl cevap versem ki, karşımdaki kızmış, köpürüyor, yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal. Aslında yok birbirlerinden farkı ama, kime laf anlatacaksın…
Konuyu değiştirip, biraz havadan sudan konuştuktan sonra telefonu kapattım. Çünkü biliyorum ki, bütün derdini sıkıntısını bana dökecek, akşam da “odun” dediği adamla kafayı çekecek… Al birini vur ötekine…
Ama şu odun meselesi kafama takıldı. İnsanlara neden böyle bir yakıştırma yapılır acaba?
Niye sizce?
Bana göre başkasını rahatsız eden çıkıntıları yok olmadığı için.
Böyleleri sağına dönse bir yanı, soluna dönse diğer yanı batar insanlara. Bazıları ise böyle olmaktan mutludur da. Çevresindekileri rahatsız ettiği için keyif alanlar bile var. Bunlar bu özelliğini silah olarak kullanıp, dokunanı yakarım havalarında yaşar. Tabii sonlarını tahmin ediyorsunuzdur. Yanar giderler. Kısacası odun gibi birinin kimseye bir faydası olmaz.
Bu nedenle gerçek oduna haksızlık etmemek gerek.
Çünkü odunun özünde ağaç vardır. Bir ağaç kolay yetişmez. Topraktan suyunu, gıdasını alması gerekir, havaya, güneşe de ihtiyacı vardır, tıpkı diğer canlılar gibi.
Ağaç belli bir yaşta kesildikten sonra ne amaçla kullanılacaksa o şekilde işlenir. Yakacak olarak kullanılana da odun denir. Neden mi? Çünkü odunun, ahşaptan yapılan hiçbir eşya için işe yaramayacağı düşünülür. “Odundur, yakarsın gider” denir.
Ama işin aslı öyle değil işte.
Çünkü odun var, odun var. İyi bir odun her şeyden önce iyi yanmalı, yanarken fazla duman çıkarmayıp, ısı yaymalı, çatır çutur ses çıkarıp, bir anda tükenip gitmemeli.
O yüzden de her ağaçtan odun olmaz. Olursa da kaliteli olmalı. Nitelikleriyle değerini göstermeli.
Ama her nasıl olursa olsun bir şekilde bir yerde bir işe yarar. İster sobada yak, ister fırında, sonunda alev çıkarır, ısı yayar, ekmek de pişirir, yemek de. Soğuk havalar için değerinin altından kıymetli olduğunu da bilen bilir.
Eeeee…
Şimdi söyleyin bakalım “odun gibi adam” dediğimizde, adama mı, yoksa ağaca mı ayıp olur?
Bence ağaca olur. Bu yüzden siz siz olun, kaba saba kimselere “odun gibi” demeyin. Odunun da bir gururu var.
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.