Dolar 32,2120
Euro 34,7638
Altın 2.423,53
BİST 10.204,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 19°C
Cum 21°C

SU

15 Aralık 2022 11:47
A+
A-

Köydeki evimiz bir dağın yamacındaydı. İçmek için kullandığımız testideki su bitince, annemle ablam ya da evde bulunan erkeklerden biri, bu babam veya abilerimden biri de olabilirdi, testiyi doldurmak için beş yüz metre kadar yokuş iner, doldurup, omuzlarında eve getirirlerdi. Bu iş sıraya bakmadan, boş zamana ya da hava soğuk mu sıcak mı demeden her gün aralıksız devam ederdi.
Şehirdeki evimiz ise bir kenar mahalledeydi. Daracık sokakları ne asfalt kaplamaydı ne de parke taşı döşeliydi. Kaldırım desen ara ki bulasın. Tek katlı evler dip dibeydi.
Günün belli saatlerinde yapılan elektrik kesintileri hadi neyse de, su kesintisi evdeki yaşamı felç ediyordu.
Özellikle çocukluk yıllarımda susuzluğun ne kadar sıkıntı yarattığını bizzat yaşayarak gördüm. Çünkü evdeki her iş su olmazsa duruyordu. Ne temizlik yapılıyor ne de çamaşır, bulaşık yıkanabiliyordu. Tuvalete gitmek bile sorundu. Annemin deyişiyle ev resmen kokuyordu.
Bu nedenle bazı sokak başlarına tulumbalar yerleştirmişlerdi. İnsanlar tulumbaların önünde ellerindeki bidon, teneke ya da bakraçlarla sıraya girer, sırası gelen tulumbanın koluna basarak, kuyudan çıkan suyu getirdiği kaba doldururdu.
Tulumbaların başında yaşanan sıra kavgaları hiç eksik olmazdı. Özellikle de kadınlar; sen arkadaydın, ben öndeydim diye birbirlerinin saçına yapışıverirdi. Toz toprak içindeki sokakta, alt alta, üst üste bağırış çağırış içinde yerlerde yuvarlanıp dururlardı.
Aradan elli yıl geçti. O günlerden bugünlere geldik. Yaşımız büyüdü, hayat şartları değişti. Çeşmelerden de foşur foşur su akmaya başladı.
Eskiden baraj az olduğundan birçok yerleşim yerinde kuyu suyu kullanılırdı. Sonra ülkenin dört bir yanına koca koca barajlar inşaa edildi. İçme suyu şebekeleri döşendi her mahalleye, sokağa, eve… Suyla daha fazla haşır neşir olduk, daha fazla tüketmeye başladık.
Artık devasa barajlarımız var ama kuraklık da var. Gazetelerde, televizyonlarda devamlı haberler yayınlanıyor. “Barajlardaki su seviyesi son noktada”, “Bu yıl da kurak geçti, suyumuzu idareli kullanalım” gibilerden.
Zaten çeşmeden su içemez olduk. Kaynak suları özel şişelerde satılıyor, bir dünya paraya.
İklimler değişti. Mevsimlerde zaman kayması oldu.
Su giderek azalıyor.
Bitmez tükenmez sandığımız deryalar yok oluyor. Haftalarca dinmeyen yağmur göstermelik yağıyor. Bulutlar üzerimizden jet hızıyla geçip gidiyor. Barajlar bu yıl dolar mı acaba? diye kaygılanıyoruz.
Ve su faturaları kabarık gelince öfkeleniyoruz.
Dünyanın dengesi değişti diyorlar.
Neyin dengesi değişmedi ki?
***
“Bir gram önlem, bir kilo tedaviden daha değerlidir.”


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR