Dolar 32,2082
Euro 34,7892
Altın 2.421,05
BİST 10.055,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 19°C
Cum 22°C

Bir kilogram ayçiçeğinin çiftçiye maliyeti kaç lira?

14 Ağustos 2023 13:54
A+
A-

Çiftçilik zor bir meslektir, yüzü küllü, buruk, donuk bir meslektir. Bu mesleği icra eden kişiler umutlarını ekime dikime üretime dağına, taşına, toprağına, merasına bağladıkları  için   365 gün yağışla, ayazla, donla, girdilerle içli dışlı yaşamlarını sürdürürler.

Geçimlerini dişleriyle, tırnaklarıyla ve emekleriyle ekip-biçerek, dikerek, hasat ederek, topraktan kazanırlar. Toprak, onların sadık yaridır, ocağıdır, vatanıdır, yurdudur.

Bazı yıllar, hasatlarından aldıkları gelir, yaşamlarını ferah içinde yaşatmaya yetmez. İşte o zamanlarda çiftçi “ailemi gelecek hasat dönemine kadar nasıl geçindireceğim?”  diye kara kara düşünür ve ardından da “rızkımızı Allah verir” diyerek, kendisine ve ailesine moral verir, gelecek hasat dönemine kadar kuru yavan ellerindeki varlıklarıyla varlıklarını idame  ettirmeye çalışırlar.

“Bunu nereden biliyorsunuz?” diye sorarsanız, ben kırsal kesimde yaşamlarını   sürdüren   bir çiftçi ailesinin çocuğuyum da ondan bilirim. Yöremizde geçmiş yıllarda sadece tarlalarımıza buğday, arpa, yulaf gibi tahıl ürünlerini eker ve biçerdik. Yani tek tip  ürünün  hasılatı ile geçinip giderdik.

Dağlarımız taşlarımız meralarımız ovalarımız bitekti, yani dağlarımıza taşlarımıza vahşi  kapitalistler dadanmamıştı, el atmamıştı. Çevremiz kirletilmemişti. Meyvemiz  bağımız  bostanımızın ürünleri ekolojikti.  Her  ailenin  avlusunda  koyunları, kuzuları  inekleri  danaları vardı. Babam bahar ayları gelince ekin ektiği tarlalara gidip ekinlerin durumunu inceler,  harman sonunda ne kadar buğday, arpa veya yulafımızın olacağını tahmin ederek bizlere vaatlerde bulunurdu.

O yıl unutmuyorum kış ayı sürecinde yağmurlu karlı olduğu için kunduralarımız tabanından su aldığını görmüş olacak ki  bizlere “çocuklar bu sene sizlere gislavet marka çizme alacağım ve bir daha ayaklarınız ıslakmayacak, üşümeyecek” demişti.

Kış ayları bitti, babam her yıl olduğu gibi bahar aylarında ekin gezilerine başladı. Her ekin gezisi dönüşünde mutlu gelirdi, yüzü gülerdi. En son ekin gezisi dönüşünde babam eve yüzü donuk ve asık  geldi. Kapıdan girip, odadaki yerine oturduktan sonra bizlere  “çocuklar bu sene ürünümüz hastalanmış, kör olmuş, ürünümüz yok” dedi ve ardından da “size söz verdiğim gislavet çizmeleri alamayacağım. Sadece büyük ağabeyinize alabilirim” dedi. Ardından, “geçimimizi de  koyun kuzu satarak karşılarız” dedi.

Biz eski kunduruları bir yıl daha  giyip, çizmenin  yolunu  bekledik. Allah’tan koyunumuz  kuzum uz vardı da, onlardan  bazılarını  satarak, o yılı yarı aç yarı tok geçirdik.

Bu yıl geçen yıllara göre küresel ısınmanın etkisiyle atmosferdeki sıcaklığın bir  derece daha arttığı söyleniyor. Temmuz  ayında memleketim Karaman’a geldik. Hiç olmazsa burası deniz seviyesinden bin 30 metre daha yüksek olduğu için biraz serin.

Birkaç gün dinlendikten sonra köylülerimle, diğer üreticilerle olup bitenleri konuşmak, tartışmak, fikir alış verişinde bulunmak üzere eski Karaman Ziraat Odası Başkanı ve Ziraat Mühendisi Ercüment Yılmaz’ın iş yerine uğradım.

Sohbet sırasında, “Ovada hangi ürünleri ekip biçiyorsunuz?” diye sorunca, çftçiler,  “genellikle mısır, ayçiçeği, fasulye, ekiyor.  Bazılarımız az da olsa   tahıl ürünlerini de ekiyor” dediler.

Ancak,  Karaman’ın tanınmış  üreticilerinden Ramazan Akdoğan bana “Hocam,  ben bu yıl ayçiçeği  tarımına ağırlık verdim’’ dedi. Ben de  Ramazan  Beye “Ayçiçeği  üretimi diğer ürünlerin ekiminden daha mı kolay veya getirisi daha mı fazla da siz ayçiçeği tarımına  ağırlık  verdiniz?” diye sorunca,  son derece hoşuma giden bir cevap verdi.

Hocam, “Bizim ülkemiz kendisine yeten bir ülke konumundan, kendisine yetmeyen konumuna gelince ve bizim alenin sofrasından  ayçiçek yağı eksik olmasını istemediğim için, ayrıca ayçiçeği yağının dış ülkelerden ithal  edildiğini duyunca bu benim gücüme gitti ve kendime ülkemin yağ ihtiyacına bir nebze olsun  katkıda bulunayım  diye bu yıl arazilerime çoğunlukla ayçiçeği ektim” dedi.

“Çok memnun oldum” dedim ve ona “bana söyler misin; bir kilo ayçiçeği, sana kaç liraya mal olur?’  deyince,  “Hocam üretici  arkadaşlarla görüşüp, size yarın  sonuçlarını  bir tablo  halinde sunarım”’ dedi.  Ertesi gün dediğini  yaptı ve  aşağıdaki maliyet tablosunu bana verdi.

Yağlık ayçiçeği  maliyeti 1 dekar/TL
Toprak hazırlama 200 TL
Tarla kirası 1250 TL
Tohum 300 TL
Taban gübresi 400 TL
Ekim 150 TL
Sulama 1000 TL
Kimyasallar 300 TL
Üst gübresi 600 TL
Ara çapası 100 TL
Hasat ve nakliye 500 TL
Toplam 4800 TL/DEKAR

 

Tabloyu  inceledikten  sonra  siz dönümden kaç  kilo ayçiçeği bekliyorsunuz?” diye sorunca, “350 – 400 kilo bekliyoruz” dedi. Biz de 400 kilo üzerinden hesaplayarak, bir kilo ayçiçeğinin Karaman koşullarında üreticiye 12 TL olduğunu saptadık.

Sayın yetkililer eğer sizler  üreticileri mutlu etmek istiyorsanız ayçiçeğini kilo başına taban fiyatına 23 -25 lira olarak  belirlemelisiniz  . Karaman ve Trakya bölgesi arasında hiçbir fark yoktur. Maliyet hemen hemen aynıdır. Ayçiçeği taban fiyatı 25 TL’nin altında olursa üretici perişan olur.

Dostlarım  size dilimin döndüğü kadar çiftçilik mesleğinin zorluğunu anlatmaya çalıştım. Eğer  devletimiz  gereği  gibi  çiftçilerimizi desteklemezse önümüzdeki   yıllarda Ukrayna  gemilerini,  Rus  gemilerini  ve  hayvan ithal  ettiğiniz  ülkelerden   gelecek  olan  gemilerin yolunu  çok  bekleriz.

Unutmayın ki ülkemizde tarımsal kalkınma olmadan sanayide kalkınma olmaz. Köylünün, çiftçinin karnı da doymaz. Onların karnı doymazsa, şehirlinin karnı hiç doymaz.


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR