MUTLULUK MU, MUTSUZLUK MU?

Mutluluk, mutsuzluk, nasıl mutlu olunur? Neden mutsuzum? vs. zihnimizde hiç eksik olmayan ifadeler ve sorulardır. Bu konuda herkes kendince bir anlayışa sahiptir. Aynı zamanda herkesin mutsuzluk karşısında hali hazırda bir eylem planı vardır.

Param yok mutsuzum, çirkin olduğum için mutsuzum, yalnız olduğum için mutsuzum, başarısızım, ezik biriyim, gücüm, ünüm, nüfuzum yok ondan mutsuzum. Veya hayatımdaki insanlar beni mutsuz ediyor, yaşam koşulları beni mutsuz ediyor vs.

Sunulan çözümler ise genel olarak şu şekilde, para kazanmak için, güzel, alımlı olmak için, birini bulmak için, başarılı, güçlü, ünlü olmak için uğraş. Hayatındaki insanlardan kurtulmak veya onları değiştirmek için uğraş.

Klişe bir ifade var, “Herkes mutlu olmak ister.” Peki, neden? Nereden çıkıyor bu ifade? Herkes mutlu olmak istiyor. Ama gerçekten de mutlu olmak istiyor mu? Ayrıca istediği şey mutluluk mu? Mutluluğun ne olduğunu biliyor mu?

Sorun insanlara: “Nedir mutluluk?”. Çok basit ve yüzeysel tarifler verecekler. Örneğin bir çocuk için mutluluk dondurma yemektir. Veya mutluluk Ferrari ile piyasaya çıkmaktır, iyi bir işe, büyük bir paraya, şuna buna sahip olmaktır. Ya da âşık olmaktır. Budur mutluluğun tarifleri.

Mutlu olmak isteyenler aslında mutluluğun ne olduğunu bilmiyor. İnsanları dikkatle gözlemleyin çoğu insan mutlu olmak bile istemiyor. Mutlu olmak nedir bilmiyor.

İnsanlar mutluluğu şöyle anlıyor: İhtiyaçların karşılanması.Budur mutluluk kavramı. Eğer açsan mutsuzsun, yedin, doldurdun mideyi mutlusun. Veya kışın soğuğunda kişi sokakta tir tir titriyor sonra evine geliyor ve şöminenin yanında oturuyor ve ısınıyor. Mutlu oluyor. Şöminede odunlar çıtır çıtır yanıyor. Oturmuşsun, bir kadeh şarap aldın, eğer sevgilin de yanındaysa ne mutlu sana. İşte dünyasal mutluluk anlayışı budur. Yani mutluluğa yüzeysel yaklaşım. Bir sonraki an ise mutsuzsun. Şöminede alev bitti, şarap bitti, sevgilinle kavga çıktı, fazla içtin, alkol zehirlenmesi yaşadın ve kustun. Mutluluk bitti; ne kadar mutluydun ama şimdi mutsuzsun. İşte budur yüzeysel mutluluk anlayışı. O yüzden aslında herkes mutlu olmak istemiyor. Herkes sadece geçici yüzeysel ihtiyaçlarının karşılanmasını istiyor ve ihtiyaçlar karşılanınca kendini iyi hissediyor. O zaman mutlu olduğunu düşünüyor. Ama bu gerçek mutluluk değildir, bu kolay ve güvenilir bir yoldur.  O yüzden her ne kadar tatsızlıklar çıksa da insan bu moddan çıkmaz. Çünkü hali hazırda kurduğu sistemin içinde iyi kötü bir hayat sürmektedir. Oraya alışıktır, aşinadır, adaptedir ve her şey güvenli ve bilindik görülmektedir. Oysa gerçek mutluluk için bunların ötesine geçmek ve değişmek gerekir.

O yüzden gerçekten mutlu olmak için cesaret gerekir. Siz yeterince cesur olunca, yüzeysel mutluluğun peşinden koşturmayı bırakınca, ihtiyaçları karşılayarak mutlu olmak isteğinden arınınca ve bundan özgürleşince gerçek mutluluğa ulaşabilirsiniz. O zaman göreceksiniz ki, mutluluk ihtiyaçların karşılanması ile ilgili bir şey değildir.

Örneğin mutlu olmak için şunu yapın: Gökyüzüne bak ve derin nefes alıp vermeye başla. İçindeki öze odaklan ve kendini nefesin akışına bırak. Ansızın bir mutluluk ortaya çıkacaktır. Hiçbir şey düşünme sadece kendini bu nedensiz mutluluğun akışına bırak, mutlu olacaksın! Bunu herkes yapabilir ama mutsuz insan bunu yapmak istemez veya umursamaz. Neden acaba? Çünkü aslında mutlu olmak istemiyor. Bu şekilde bir test yapabilirsiniz. İnsanlara bunu yapmayı önerin ve ne olacağını göreceksiniz. Çok az insan mutlu olmak isteyecek. Çünkü mutsuzluğa o kadar yatırım yapılmış ki ve mutluluk ihtiyaçların karşılanması, isteklerin olmasını kriterlerine o kadar endekslenmiş ki insan bunu anlamıyor bile. Tabi korkular, tembellik, değişime direnç vs. pek çok engel de orada inşa edilmiş.

Peki, buradan nasıl çıkılır? Değişimle! Dünya Değişim Akademisi’nde bu koşullanmadan kurtulmak, farkındalığı yükseltmek ve bilgelikle dolmak için gereken tüm araçlar sunulmakta. Eğer mutluluk ile gerçekten ilgileniyorsanız Dünya Değişim Akademisi’nde sunulan “Mutlu Olma Sanatı” ile tanışma zamanınız gelmiş olabilir. Eğer bir şeyler değişsin istiyorsak hem bireysel hem de küresel anlamda kendimizle başlamalıyız. O yüzden her zaman dediğimiz gibi:

“KENDİNİ DEĞİŞTİR, DÜNYAN DEĞİŞSİN; DÜNYANI DEĞİŞTİR, DÜNYA DEĞİŞSİN.”