Dolar 32,2081
Euro 34,8604
Altın 2.444,95
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 16°C
Hafif Yağmurlu
Tekirdağ
16°C
Hafif Yağmurlu
Pts 17°C
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 20°C

BİR KEDİNİN ÖLÜMÜ!

24 Aralık 2022 11:00 | Son Güncellenme: 24 Aralık 2022 11:05
A+
A-

Akşama doğru, güneş batmaya yakındı. Markete giderken, önünden geçtiğim apartmanın bahçesinden çıkan kedi yanımda yürümeye başladı. Onu önce marketin önünü mesken tutan bizim Karamaske sandım. “N’aber Karamaske, yerini niye terk ettin?” dedim. Başını bana çevirdi, dişlerini gösterdi, miyavlama ile tıslama arası bir ses çıkardı.
“Anladım, senin kafan bozuk. Karnın aç galiba” dedim. Bu defa ses çıkarmadı. Tekrar bahçeye girecek gibi oldu, bahçe duvarının üzerine sıçradı, demir korkulukların arasından geçti, vazgeçti, yeniden kaldırıma indi.
Gövdesi ve kafası simsiyah, yüzü beyazdı. Çenesinin altında sakal gibi küçük bir siyahlık vardı. Bu yüzden ilk aklıma gelen isim olarak ona Karasakal demiştim. Bundan sonra onunla karşılaştığımızda bu adla hitap ederim diye düşündüm.
Birkaç adım daha yanımda yürüdü, marketin karşı köşesine geldiğimizde aniden önümüzden yatay geçen caddeye fırladı. “Gel buraya, gitme” diye seslendim. Durmadı, devam etti.
İşte tam o anda sağ taraftan gelen otomobili fark ettim. Fazla süratli değildi ama yavaş da sayılmazdı. Kedi yolun karşısına rahat geçsin diye elimle aracın sürücüsüne yavaşla diye işaret ettim. Aracın ön camı parladığı için içindekini göremiyordum. Kadın mı yoksa erkek miydi anlayamadım.
Ancak koşarak karşı kaldırıma geçmeye çalışan kediyi görmediğini, süratini düşürmeyince fark ettim. Belki de cep telefonuyla konuşuyordu, dalmıştı. Yola doğru birkaç adım attım, sürücüye elimle dur işareti yaptım ama durmadı.
Kedi caddenin orta yerine ulaştığında, araç da ona ulaşmıştı. Üzerine doğru gelen aracı son anda fark edip, geri dönmek istedi ama atık çok geçti.
Araç önce ön tarafıyla çarptı sonra da üzerinden geçti. Patır kütür sesler geldi kulağıma. “Dur” diye bağırdım. On metre kadar gittikten sonra frene bastı, arka stop lambaları yandı söndü, durmadan gaza basıp gitti. Arkasından el ettim, bağırdım, umursamadı. Şok olmuştum. Her şey birkaç saniye içinde olup bitmişti.
Az önce bana yarenlik eden kanlı canlı, sapasağlam kedi, şimdi yol ortasında can çekişiyordu.
Genelde soğukkanlıyımdır ama insan böyle durumlarda ne yapacağını şaşırıyor. Yol ortasında, kedinin başında kalakaldım. Bir servis midibüsü yaklaşıp, durdu, sürücüsü, “abi belediyeyi ara, gelip baksınlar” dedi. Bir otomobile yan taraftan geç işareti yaptım, geçip gitti. Servis aracına da yol verdim, o da gitti.
Belediyenin telefonunu bulmak zaman alabilirdi. Aklıma muhtarı aramak geldi. Caddenin başında berber dükkanı vardı. Oradadır diye düşündüm. Cep telefonundan aradım, açtı, olayı anlattım. “Abi şimdi barınağı arıyorum, sana dönerim” dedi.
Bu arada kedi arka ayaklarını oynattı, başını kaldırdı, indirdi, yaralıydı. Yerinden kaldırmak istemedim. Başucunda beklemeye başladım.
O ara karşı taraftan yanımıza, marketin önünü mesken tutan Karamaske geldi. Yaklaştı, kokladı. Biraz bakındı. Sonra gitti. Yaralı kedi belki akrabasıydı, belki de kardeşi. Çok benziyorlardı.
Cadde ortasında yatan Karasakal birkaç dakika sonra hareketsiz kaldı. Eğildim yüzüne baktım, gözleri donuklaşmıştı. Elimi kalbinin üzerine koydum, nabzı atmıyordu ama vücudu sıcaktı. Bayılmıştır diye düşündüm. Biraz daha bekledim. Ama artık hiç hareket etmiyordu. Gözleri boş bakıyordu. Elimi vücudunun üzerinde dolaştırdım. Kalp atışlarını hissetmeye çalıştım ama yoktu. Ölmüştü.
İki elimle tuttum, yattığı yerden kaldırıp, yol kenarındaki boş arsaya bıraktım. Tekrar elimi vücudunda gezdirdim. Nabzına baktım. Hiç hareket yoktu. Sonsuzluğa gitmişti.
Moralim sıfıra indi. Çarpan sürücüye söylendim. Gitti yöne doğru baktım. Acaba ileride durmuş muydu? Gidip aramayı düşündüm. Ama plakasını bile alamamıştım. Ters istikamette yüz metre kadar yürüdüm. Muhtarın berber dükkanına geldim. Beni görünce kapıya çıktı. “Barınağı aradım abi. Nöbetçi ekibe haber verdiler. Az sonra gelirler” dedi.
“Gerek kalmadı. Kedi öldü” dedim. Canım sıkılmış, yüzüm asılmıştı.
Moralimin bozulduğunu fark eden muhtar, “bu tür olaylar sürekli oluyor abi. Aniden yola fırlıyorlar” dedi.
“Vicdansız, durmadı bile” dedim.
“Şerefsiz biriymiş. Plakasını alsaydın” dedi.
“O an kediye bakmaktan plakasını almayı düşünmedim. Zaten uzaklaşmıştı” dedim.
“Canını sıkma abi. Ölümü gelmiş. Yapacak bir şey yok” dedi.
İlgilendiği için teşekkür ettim. Marke gidip, alacaklarımı alıp, eve dönmeden önce tekrar kediyi bıraktığım yere gittim. Bir köpek yaklaşmış, kokluyordu. Uzaklaştırıp, yanına eğildim, gözlerine baktım, çizgi çizgi olmuştu. Vücuduna dokundum belki ölmemiştir diye. Soğumaya başlamıştı. Bir iki poz fotoğrafını çektim. Canlıyken çekmek isterdim, ölüsü kısmet oldu.
Yan tarafta çöp konteynerleri vardı. Kaldırıp, içine koymaya kıyamadım. Belki bayılmıştır, biraz sonra kendine gelir diye kendimi avutarak, uzaklaştım.
Vicdansız sürücü, kediyle birlikte insanlığı da öldürdü.


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR