Dolar 32,2290
Euro 34,7611
Altın 2.460,55
BİST 10.335,55
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 19°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
19°C
Az Bulutlu
Cts 21°C
Paz 17°C
Pts 18°C
Sal 19°C

MÜKEMMELLİYETÇİLİK Mİ GERÇEKÇİLİK Mİ?

26 Ağustos 2023 13:22
A+
A-

Günler, aylar, yıllar, mevsimler ve asırlar geçiyor. Pek çok acı, hüsran, hastalık, kayıp, hayal kırıklığı ve hata ile yaşam akıp gidiyor. Kusursuz derecede kusurlu bir yaşamın içinde doğumdan ölüme doğru yürüyoruz. Hal böyleyken bir yanda da zihnin bir köşesinde kesintisiz vızıldayan bir ses var. O ses bize“hata yapma”, “mükemmel ol” deyip duruyor.

Kendinize bir bakın hata yaptığınızda üzülürsünüz; yetersiz ya da eksik olduğunuz noktalarla yüzleşince kaldırmak zor olur. İnsan kusuru kendine kondurmak istemez. Tüm çabamız kendimizi içsel ve dışsal olarak o hayali mükemmellik konumunda tutmaktır. Dışarıda hata yapmamak için çabalarız ve bu dışarıda imkândâhilinde olmayacağı için, hata yaptığımızzaman da içsel olarak var gücümüzle kendimizi aklamaya, korumaya, savunmaya çalışır,böylece hatayı reddederek mükemmelliğimize halel getirmemek için uğraşırız. İnsan genellikle hoşlanmadığı özellikleri kendisinde görmez ama başkalarında görür. Aslında bu değersizlik duygusunun neden olduğu savunma mekanizmasıdır.

Kişi hoşlanmadığı özelliği kendinde fark etse de görmezden gelir çünkü bu özelliğini net bir şekilde fark etmesi değersizlik duygusunu arttırır. O yüzden olumsuz özelliği başka biri tarafından dile getirildiğinde, kişi derhâl savunmaya geçerek gerçeği reddeder.

Neden acaba? Hayatta kalmak için çünkü olumsuz özelliğin kabul edilmesi değersizlik duygusunu tetikler ve kişi kendisini daha da değersiz hisseder. Bu, depresyona neden olur ve depresyon yüzünden kişi intihar etmek ister. Bu nedenle inkâr bir nevi hayatta kalma mekanizmasıdır çünkü kişi o kadar zayıftır ki olumsuz özelliğini fark etmeyi ve kabul etmeyi kaldıramaz. İşte olumsuz duygular tarafından ezilmemek için kişi eksiğini fark etse bile kabullenmez ve reddeder.

Hal böyleyken de değişen bir şey olmaz. Şöyle düşünün bedenin iç sisteminde bir rahatsızlık var ve doktor bize diyor ki burada şu sorun var. Biz de “Yo söyleme, hayır yok, hiçbir şey yok bende.” dersek bu neye benzer? Sonra da her şeyi olduğu gibi bırakıp hiçbir şey yapmazsak nasıl görünür? İşte hepimizin yaptığı tam da bu. Tabi bu tutumla içerde mevcut olan sorun büyümeye, yayılmaya, saçılmaya devam eder ve eninde sonunda kaçma olasılıklarının tamamen tükendiği, kabul etmek zorunda kalacağımız bir noktaya gelir. Tüm bu hengâme ne diye olur derseniz de “o hayali, olmayan mükemmelliğe” halel gelmesin ve moralimiz bozulmasın diye.

Peki, yaşam dediğimiz kusursuz derecede kusurlu tasarımın içinde mükemmellik denen şey insanoğlunun hayali midir, sanrısı mıdır, deliliği midir, ütopyası mıdır? Neyin nesidir bu mükemmellik denen olgu? Nereden peydah olur ve bir karşılığı var mıdır?

Mükemmellik hem vardır hem yoktur. Mükemmellik arayışı ve dürtüsünün elbette bir dayanağı vardır ve o dayanak insanın özü yani ruhsal varlığıdır. O mükemmeldir. Ama ruhun üstüne giydiği insan kostümü ise asla mükemmel olamaz. Sorun ruhun kendine ait olan bir niteliği kostümden beklemeye başladığı noktada başlar. Örneğin demir bir sobanın içinde ateş yanar. Sıcak olmak ve sıcaklık ateşe aittir demire değil. Ama biz demirin kendi kendine ateş özellikleri göstermesini ve sıcaklık vermesini beklersek ne olabilir? Evet, mükemmel denen bir olgu var ama buraya, bildiğimiz maddi yaşama ve dünyaya ait olmayan bir olgudur. Onu sadece özde bulabiliriz, onun için de önce özü bulmalıyız. Eğer hatalı ve kusurlu bu yaşamdan bıktım diyorsanız, yapmak gereken doğası hatalı olanı hatasız yapmaya çabalamak değil, zaten mükemmel olanı yani kendini bulmaktır. Bu noktada bize en çok yardımcı olacak araç ise teslimiyettir. Yani elimizde olanı kabul etmedikçe, bütün mesaimiz ona harcanmaktadır. Sürekli onu olmadığı şey yapmakla uğraşmaktayız. Yani demiri ateş yapmaya çalışıyoruz bir nevi. Demir demirdir, ateş ise ateş; demiri ateş yapmak gibi boş bir çabaya kendini kaptırmaktansa gidip ateşi ateşte bulmak oldukça isabetli olur. Aksi halde tüm çabaların sonunda bir gün hayatın ölüm yumruğuyla her şey yerle bir olmaktadır. O zaman yapılacak en zekice şey sahip olduğumuz beden, zihin, kapasite her ne ise onu kabul etmek ve elimizde olanı özü keşfetmek için kullanmak çünkü zaten hepimiz onu arıyoruz, ama yanlış yerde. Hayat rotamızı bu farkındalıkla yeniden oluşturursak bu sefer her şey tam yerine oturacaktır.

Teslimiyeti güçlendirmek için Dünya Değişim Akademisi’nde sunulan “Teslimiyet Sanatı” çalışmaları ise iyi bir başlangıç olabilir. Artık hali hazırda mevcut olan bakış açımızı ve eylem tarzımızı değiştirmek gerektiği açıktır. Bunun için değişim sanatını ve bilgeliğini hayatımıza almak ise kaçınılmaz. O yüzden acılardan, mükemmeliyetçilik çıkmazından, bu yaşam kaosundan çıkmak için:

“KENDİNİ DEĞİŞTİR, DÜNYAN DEĞİŞSİN; DÜNYANI DEĞİŞTİR, DÜNYA DEĞİŞSİN.”


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
20 Kasım 2023 13:22
13 Kasım 2023 10:04
30 Ekim 2023 15:00