Dolar 32,2094
Euro 34,7380
Altın 2.444,47
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 16°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
16°C
Az Bulutlu
Pts 18°C
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 20°C

“WHERE ARE YOU GO?”, DEDİM, BENİ ANLAMADI

28 Temmuz 2022 13:32
A+
A-

Apartmanın kapısından içeriye girerken karşılaştığım komşu çocuğu Ahmet, yanımdan geçerken selam verdi. Selamını alıp, ardından, “Where are you go?” diye sordum.
Döndü, baktı. Duymadı herhalde diye düşünerek tekrar “Where are you go?” dedim.
Yine cevap vermedi. Daha doğrusu tedirgin halinden ne diyeceğini bilemediğini anladım. Sonra, “anlamadım” abi”, dedi.
“Where are you go?” diyorum, Where are you go?
İngilizce konuştuğumun farkına varıp, ne dediğimi anlamış gibi yaparak cevap verdi;
“Teşekkür ederim abi. İyiyim.”
Gülümsedim. “How are you?” demedim. “Where are you go?” diye sordum. Yani “nereye gidiyorsun?”
Biraz bozulur gibi oldu. “İngilizcem pek iyi değil abi. Ondan ne dediğini anlayamadım”, diye karşılık verdi.
“Kaçıncı sınıfta okuyorsun?” diye sordum. Yedinci sınıfta olduğunu söyledi.
Yabancı dilin önemli olduğunu, mutlaka en az bir yabancı dil öğrenmesinin ilerideki hayatında çok faydası olacağını söyleyecektim ama ne diyeceğimi anlamış gibi, “okulda kimse İngilizce dersine girmiyor ki. Herkes kaçıyor” dedi, yürüdü.
Aynı çocukla okulların tatile girdiği gün de sokakta karşılaşmıştım ve bana takdirname aldığını, bursluluk sınavına hazırlandığını söylemişti.
Arkasından baktım, gülümsedim. Kendi kendime “dersten kaçıyorlarmış” diye söylendim.
Aklıma gençliğimde İngilizce öğrenmek için gösterdiğim çaba geldi. Yıllarca okulda, özel dershanelerde, dil kurslarında dirsek çürüttüğümü ama yine de tam olarak öğrenemediğimi, öğrendiğimi kullanacak hiçbir ortamda da bulunmanın kısmet olmadığını düşündüm bir an. Üzüldüm. “Gençlik nereye gidiyor?” dedim kendi kendime.
Öğrencilik yıllarımda konuştuğum aydın fikirli, ileriyi gören büyüklerim nasihat eder, “atalarımız ‘bir lisan, bir insandır’ diye boşa söylememişler. Yabancı dil çok önemli. Yurt dışına gidince bunu daha iyi anlıyor insan. Kimseye gideceği yolu soramıyor. Bir lokantaya girince ne yemek istediğini söyleyemiyor. Dilsiz gibi bakıp duruyorsun. Bu yüzden yabancı dil öğrenmeye gayret et” derlerdi.
Onlara hak verirdim. Bu yüzden de ortaokul, lise ve üniversite yıllarımda, hatta mezun olup, iş hayatına atıldıktan sonra da İngilizce öğrenmek için büyük çaba harcadım.
Bazen kendi paramla, bazen de iş yerimin sağladığı imkanlarla yabancı dil eğitimi veren özel dershanelere gittim. Ama hiçbir zaman bülbül gibi, şakır şakır İngilizce konuşan biri olamadım. Belki İngiltere ya da ABD gibi ülkelerde bir yıl kadar kalma imkanım olsaydı, öğrendiklerimi pekiştirir, en az bir yabancı dil konuşuyor olurdum. Ama olmadı.
Fakat isterdim ki, ilkokula başladığım andan itibaren bana yabancı dil öğretilsin. Nasıl ki alfabeyi, okuma-yazmayı öğrettiler, matematiği, tarihi, coğrafyayı öğrettiler, keşke yabancı dili de öğretselerdi.
Okuduğum okullarda yabancı dil dersi vermediler mi, elbette verdiler. Ama ortaokul ve lisede yedi yıl İngilizce dersi alıp da öğrenememek nasıl bir şey hala anlamış değilim. Birkaç aylık özel dil kurslarında daha fazlasını öğrendiğime göre demek ki sorun bende değil.
O yüzden ana dilim Türkçe’nin yanına bir dil daha ekleyip, iki insan olamadım. Keşke iki, üç, dört yabancı dil öğrenebilseydim de, kendime güvenim o kadar artsaydı. Dünyayla bağım o derece güçlenseydi. Hayatı daha geniş kapsamlı öğrenip, olaylara daha fazla pencereden bakabilseydim.
Fakat çocukluğumdan itibaren hiç kimse bana kapıdan çıkarken, “Where are you go?” diye sormadı. Gözü kapalı, el yordamıyla yolumu bulmaya çalıştım.
Şimdi ise ben soruyorum. Ama konuştuğum gençler olayın farkında değil. Ne demek istediğimi anlamıyor.


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR