Dolar 32,2081
Euro 34,8604
Altın 2.444,95
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 15°C
Hafif Yağmurlu
Tekirdağ
15°C
Hafif Yağmurlu
Pts 17°C
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 18°C

Eğitimsel ve Kültürel Eksiklik Sendromu – 2

2 Eylül 2023 09:59
A+
A-

Bundan önceki yazımı bitirirken “iki genç yarış ediyordu, eğer biz bir saniye önceden E -5 Karayoluna çıksaydık veya arabamızın burnunu gidiş yönüne doğru çıkarmış olsaydık yarış eden iki genç bizi kesin ölüme götürecekti” demiştim.
Bu insanlar işlerinde yarışacaklarına niye trafik kurallarını hiçe sayarak yolda yarışıyorlar? Trafiği alt üst eden magandalar bana göre “eğitimsel ve kültürel eksiklik sendromlu” insanlardır. Onları bir an evvel eğiterek, ülkemize kazandırmamız lazım.
Neyse biz yine Karaman’a gidiş yolumuza devam edelim diyordum ama E 5 Karayolu’ndaki karşılaştığımız olayı bizde ne moral bıraktı, ne de umut bıraktı. Bu kaygılarla yolumuza devam ederken, moralsizlik bizim Konya-Karaman yoluna sapmamızı da engelledi. Yani Karaman’a gideceğimiz yerde Niğde yoluna devam ettik. Burada hem kendime hem de bu yolu yapanlara kızdım. Eğer geri dönmek için bir kavşak yapsalardı biz Niğde’ye kadar yolumuzu uzanmayacaktık. Niğde yolu da ne bitmez, tükenmezmiş. Araba kullanırken hem kendimin hem de yol yapanların beceriksizliğini düşünürken, bir anda bir ses duydum. Araba sağa sola zik zak yapmaya başladı. Sağa çektim ve durdum. Şans bu ya, arabanın sağ arka tekeri patlamış. İndim, yedek lastiği çıkardım ama tekeri uğraşmama rağmen değiştiremedim. Yoldan geçenlere el kaldırdım kimse bize uzun müddet yardım elini uzatmadı. Tam ümidim kesmiştim ki o sırada iki genç durdu, bize yardım ederek arabanın lastiğini değiştirdiler. Kendilerine para teklif ettimse de almadılar. İşleri aceleymiş, hemen gittiler. Demek ki insanlığımız ölmemiş. Toplumda özellikle, kültürlü, eğitimli gençler de varmış diyerek bir anda moralimiz yerine geldi. Bu moralle yolumuza devam ederek iki saat geç de olsa Karaman’a gelebildik.
Ertesi günü evin temizliğini yaparken, arıtma teşkilatı olduğu halde, suyun hijyenik olmadığını ve koktuğunu fark ettik. Hemen yöneticiyi arayıp durumu sorduk “evet hocam, suyumuz da sorun var. Apartmanın su havuzunda problemlerimiz var. Suyumuz içilir ama daha iyi su içmenizin koşullarını önümüzdeki günlerde sağlayacağız.
“Kaç aydır suyumuz hijyen değil?”
“Birkaç aydır hocam. Çünkü komşularımız aidatlarını zamanında ödemediği için bugüne kadar su sorunumuzu çözemedik, kusura bakma.”
Anlamakta güçlük çekiyor insan. Sağlığı için en önemli ihtiyaç temiz su kullanmak değil mi ? Gel de toplum olarak bizlerde bir şeylerin eksik olduğunu söyleme. Evde içecek su olmadığı için eskiden de su ihtiyacımızı giderdiğimiz komşu köyün çeşmesinin yolunu tuttuk. İhtiyacımız olan suyu kaplarımıza doldurup, iz üstü geriye döndük.
Eve gelirken köyün çıkışında yolumuzun üzerinde şehre giden biri el kaldırdı “beni de araban” al le” dedi. Burada “le” sözü çok kullanılır. “Buyurun” dedim, arabaya bindirdim. Bu kişi arabaya biner binmez, yaşantısından şikayet etmeye başladı.
Beyim “hayat çok pahalı geçinemiyoruz. Son zamlarda yoksulları perişan etti” dedi. Ona ‘’ Siz şimdi nereye gidiyorsunuz ‘’ diye laf gelişi soru sorunca ‘’ Ben şehre iş aramaya gidiyorum ‘’ Siz ne iş yapıyorsunuz ? Beyim ‘’ ben her işte çalışırım eğer sizin bağınız bahçeniz varsa ben iyi adamımdır iyi çalışırım sizi de mahcup etmem ‘’dedi .
Ben de ‘’ben emekli bir memurum sağ ol , benim iş yerim yok, siz hangi partiye oy verdiniz ? ‘’ Beyim ben yalan söylemem diyerek oyunu verdiği partinin adını söyledi ve ben her seçimde de bu partiye oyumu veririm çünkü ben asla terör örgütleriyle iş birliği yapanlara oy vermem Kandillilerle oynayıp zıplayanlara da oy vermem ‘’dedi Ben de hayırlı uğurlu olsun dedim . Siz hangi TV kanallarını seyrediyorsunuz ? deyince kişi seyrettiği TV kanallarını bir bir söyledi Ben de ‘’istediğin kanalları seyret size kimse karışamaz ama bütün TV kanallarını seyredersen iyi olur o zaman bilgin ve görgün daha da artar ‘’dedim. Kişiyle oradan- buradan konuşarak gideceği yere kadar götürdüm, hayırlı işler diledim ve sonra evime geri döndüm.
Kişiler asla sormazlar sorgulamazlar, duyduklarına inanırlar yenilikleri de öğrenmek istemezler Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi kumaşımız bu’’ takım tutar gibi parti tutarsak o zaman kimseyi şikayet etmeye hakkımız yok . Ülke olarak değişimleri öğrenmediğimiz sürece ,yeni yeni bilimsel projelere imza atmadığımız sürece ,eğitimimize yenilikler getirmediğimiz sürece ,sosyal yaşantımı mızı değiştirmediğimiz sürece ülkemizin ekonomik kalkınmasında eğitiminde sanayileşmesinde ve sosyalleşmede adımımızı:‘’i ki adım geri bir adım ileri’’ atarız.
Köyün sularını kullanınca yemeklerin olsun , içtiğimiz çayların olsun tadında bir güzellik oldu. Onun için atalarımız ‘’su abı –hayattır’’ demişler.
Evde eksik bitmez ki bu kez de süte ve süt mamullerine ihtiyacımız oldu. Köy çocuğu olduğum için Karaman Koyunun sütünün çok lezzetli olduğunu bilirim peynirin de çok lezzetli olduğunu bilirim. Bunun için bir yıl boyunca özlemini çektiğimden koyunumuzun sütünü bulmak için gelir gelmez aramaya başladım.
Karaman’da biz TOKİ evlerinde oturuyoruz. Bizim oturduğumuz TOKİ evleri şehir merkezinden uzakta konumlanmış . Şansımızdan bizim mahallede koyun sütü de inek sütü de varmış. Araştırdım bir kaç yerde koyun sütünün satıldığını duydum ve onlardan birinin kapısını çaldım. Kapıyı açan kişiye “sütünüz var mı, 5 kilo süte ihtiyacımız var” deyince. “Benim sütüm var size 5 kilo süt verebilirim” dedi ve ardından da eşine “müşterimiz var. 5 kilo süt sağ, getir” dedi. Bu süreçte sütü satan üreticiyle aramızda şu konuşmalar geçti:
“Benim adım Memed. Biz Adana’da oturuyoruz. Yaz aylarında memleketim Karaman’a geliriz, sizinle komşuyuz . Senin adın ne diye sorunca, bana adını söyledi. Ben de “sizin ne kadar güzel isminiz var”. Adını aldığın kişi bu ülkede başbakanlık yapmış birisi. O önemli büyüklerimizden birisidir. Onun bir adı da Kıbrıs Fatihi’dir” deyince
Sütçü, “arkadaşlarım bana, sen iyi adamsın ama senin ad aldığın adamı fazla sevmiyoruz” dedi. Şimdiye kadar siz dahil ‘’benim ismimi seven kişi sayısı parmaklarımın sayısını geçmez ‘’ dedi.
“Sen ismini sevmiyor musun?” deyince, bir an duraksadı, sonra bana “vallahi babam adımı koymuş” dedi.
Siz adınızın kıymetini bilin. Adını aldığın o muhterem kişi dürüst bir insan, parası yok, pulu yok, o bir profesörün oğlu, öldüğünde de cenazesini
TBMM kaldırdı. Ulusun tarihine imzasını koymuş biridir. İşçilere haklarını verdirten birisi. Ulusumuzu şerefine şeref katarak yücelten birisi. Ulusu için çalıştı. Ulusu için yaşadı ve aramızdan erken yaşta ayrıldı’’ dedim.
Baktım sütçü oralı değil.
Lafı uzatmadan yanından ayrıldım. İnanın sütü aldığıma alacağıma pişman oldum. Bir daha ondan süt almadım
Sütü alıp eve gelirken ; biz asla bu zihniyetli kişilerle çağın çağdaşı bir ülke olamayız dedim. Kültürsüz, eğitimsiz kişilerin yarınları da verimli olamaz.
Bir ülkede “Kültür ve Eğitim Eksiklik Sendromlu’’ kişilerin sayısını ne kadar çok olursa, o ülkede yaşayanların yarınları çağın çağdaşı olamaz.


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR