Dolar 32,1755
Euro 34,6886
Altın 2.440,51
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 17°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
17°C
Az Bulutlu
Sal 17°C
Çar 18°C
Per 18°C
Cum 21°C

FAY HATTINI NEREYE KOYALIM? (l)

26 Ağustos 2023 10:25 | Son Güncellenme: 26 Ağustos 2023 12:40
A+
A-

(Öyküde yer alan olay ve kişiler tamamen hayalidir)

Büyük bir depremin yaşandığı şehirde çok sayıda bina yıkılırken, binlerce insan enkaz altında ya yaşamını yitirmiş ya da yaralanmıştı.

Ülkedeki bu deprem ne ilkti ne de son olacaktı. Bu yüzden deprem uzmanları yeni yerleşim alanlarının, fay hatlarının geçmediği yerlerde yapılmasını öneriyor, binaların depreme dayanıklı inşaa edilmesi gerektiğini söylüyorlardı. Bunu dikkate alan hükümet de yeni kanunlar çıkarmış, yönetmelikler uygulamaya koymuştu.

Büyükşehirlerden birinde ise yakın bir zamanda yeni bir deprem yaşanma olasılığının yüksek olduğuna dikkat çekiliyordu. Bunun için de özellikle yeni binalar inşaa edilirken zemin etüdünün çok iyi yapılması, kullanılan inşaat malzemesinin kaliteli ve yeterli miktarda olması gerektiği belirtiliyordu.

Kısacası müteahhitlere, “iyi projelerle sağlam binalar inşaa edin, malzemeden kısıp, insan yaşamını riske atmayın” deniyordu.

Tabii ki görünüşte herkes yasa ve yönetmeliklere uyuyordu. Ama bir de işin görünmeyen yanı vardı. Bu nedenle de zaman zaman, her işini kitabına uydurmayı beceren kişilerin neden olduğu trajikomik olaylar yaşanıyordu. Tıpkı bir ilçe belediyesinde yaşanan bu olay gibi…

Belediye başkanı ile mahiyetinde çalışan teknik personel kendi başlarına öyle bir sorun açmışlardı ki, işin içinden nasıl çıkacaklarını bilemiyorlardı. Günlerden beri kara kara düşünüyorlar, sorunu çözüm bulamıyorlardı.

Fakat bu problemin mutlaka çözülmesi gerekiyordu. Ama nasıl? Doluya koysalar almıyor, boşa koysalar dolmuyordu. Kimlere danışmadılar, kimlerden akıl almadılar ki… Fal baktıran bile oldu, ama nafile. Karşılarında kapı gibi resmi belgeler vardı.

Olayı anlatıp, fikrini sordukları herkes, “olmaz” diyordu. “Yaparsanız cezaevini boylarsınız.”

Mevcut imar yasası ellerini kollarını bağlamıştı. Kendileri bu yasalara, yönetmeliklere uymazsa, vatandaşı nasıl uyduracaklardı?

Günlerce toplantı üstüne toplantı yaptılar. İşin uzmanı kişilerle görüşmelerde bulundular. Yalnızca belediye binasında değil, başkanın özel konutunda bile bir araya geldiler. Yok. Hiçbir çözüm bulamıyorlardı. Çıldıracak gibiydiler.

Belediye başkanı bir akşam partisinin bazı belediye meclis üyeleri ile teknik danışmanlarını aynı konuyu görüşmek üzere yine kendi evinde topladı. On kişi, büyük bir salondaydılar. Herkes bir koltuğa gömüldü. Başkan çeşitli ikramlarda bulundu. İlk konuşmayı başkanın yapması bekleniyordu.

Bu tür toplantılar, başka zaman olsa güle oynaya geçerdi. Ancak bu defa durum ciddiydi. Hem de çok ciddi. Zaten başkanın suratının şekli her şeyi gayet açık ifade ediyordu.

Evde toplanmalarının nedeni, muhalefetin durumu çakmasını istememeleriydi. Onlardan köşe bucak kaçıyor, ser verip sır vermiyorlardı. Zaten meclisteki muhalefet her şeylerine baştan karşıydı. İyi de yapsalar, kötü de etseler her karara itiraz ediyor, red oyu veriyorlardı. Ellerine böyle bir fırsat geçerse, kendilerini düdüğe koyar, öttürürlerdi.

Nasıl böyle bir hataya düşmüşlerdi, akıl sır erdiremiyorlardı. Bir yolunu bulup, kitabına uydurmak istiyorlardı ama bu işin kitabı yoktu ki. Binayı başlarına yıkarlardı. Aslında bina zaten yıkılmıştı. Az kalsın öteki tarafı boyluyorlardı. Ucuz kurtulmuşlardı.

Yaşanan büyük depremde belediye binasının da yıkılmasının suçlusu olarak önceki yönetimler gösteriliyordu. Kimi, “çürük yapmışlar”, “kimi malzemeden çalmışlar”, “kimi de fay hattının tam üstüne inşaa etmişler” diyordu.

Suçlu çoktu ama üstlenen yoktu. Olan olmuştu zaten. Peki, tüm bu söylenti ve iddialar ortada dolaşırken, kendileri böyle bir hataya nasıl düşmüşlerdi?

Yan taraftaki sehpada duran çay dolu bardağı alıp, bir yudum içtikten sonra, tabaktaki küçük kurabiyelerden birini ağzına atan belediye başkanı ortaya konuştu:

“Kim, ne zaman koydu kardeşim bu hattı buraya?”

Oturduğu koltuğun içine iyice gömülen meclis üyelerinden biri bıyık altından gülerek;

“Kim koyacak başkan? Yukarıdaki elbet”, dedi.

“Yukarıdaki de kim kardeşim?” diye sordu başkan, sinirli sinirli. “Kimi kastediyorsun?”

“Kimi kastedeceğim başkanım. Yukarıda kim varsa onu?”

 

(Sürecek)

 


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR