Gazetecilik “lay lay lom” mesleği değildir
Gazetecilik öyle dışarıdan göründüğü gibi, “ye, iç, gez, lay lay lom yap eğlen…” değil, ciddiyet isteyen, sorumluluk isteyen, bilgi, beceri isteyen bir meslektir.
Bu nedenle herkes gazeteci olamaz, olmamalı.
Çünkü işi bilmeyenlerin ya da başka bir amaçla yapanların varlığı, duru suya çamur karışmasına neden olur. Su bulanır, içinde ne olduğu görünmez, bilinmez. Öyle olunca da, bulanık suda balık avlamaya çalışanlar çıkar.
Eğer bir gazeteci iyi gözlemciyse, herkesin baktığı yerde başkalarının göremediğini görüyorsa, habercilik konusunda başarılı olmaması mümkün değildir. Çünkü gerçek habercilik, herkesin göremediğini görmek, herkesin yazamadığını yazmaktır.
Gazeteci, kamuoyu yararına olan bir haberi görmezden ve duymazdan gelemez. Yapılmayan bir işi, yerine getirilmeyen bir görevi eleştirmez, yapılması için yetkili ve ilgili kişileri göreve davet etmezse, gazetecilik görevini ihmal etmiş olur.
Gazeteci, bilgisiyle, tecrübesiyle, mesleki kural ve yasalara uyarak, insan haklarını çiğnemeden görevini yerine getirmelidir. Bunu yaparken de sorumluluk duygusundan ve vicdanından hiçbir zaman uzaklaşmamalıdır.
Ben de yıllarını gazeteciliğe vermiş ve halen de aktif olarak mesleğin içinde bulunan biri olarak, televizyon kanallarında muhabirlik ya da sunuculuk yapan veya her ikisini aynı anda gerçekleştiren meslektaşlarımın çalışmalarını izliyorum. Gazetelerin muhabir ve makale yazarlarının yazdıkları yazı ve haberleri okuyor, olay fotoğraflarını görüyorum. Ve kimin neyi ne amaçla yazdığını, kimin neyi ne maksatla söylediğini, kimin doğru, kimin yanlış konuştuğunu ve yazdığını anında, noktasına virgülüne varana kadar fark ediyorum.
Zaten olaylara tarafsız gözle yaklaşan, gerçek ve doğru bilgiye ulaşmak isteyen herkes, çok yönlü bakış açısı, araştırıcı ve sorgulayıcı yaklaşımlarıyla bunu kolayca elde edebilirler.
Bu nedenledir ki hiçbir gazeteci ve yazar anlaşılmayacağını sanarak, gerçeğinin öğrenilmeyeceğini düşünerek, insanlara yanlış bilgi vermemeli, yanlış yönlendirmemelidir.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bir kişinin gerçek dışı bilgi verdiği, insanları kandırdığı, aldattığı hissedildiği takdirde, ona olan inanç ve güven sıfıra iner ve yalancı çoban hikayesinde olduğu gibi, ondan sonra doğruyu bile söylese, kimse inanmaz, güvenmez.
Gazetecilik böylesine yüksek bir güven duygusu üzerine oturtularak yapılmalıdır ki; insanlar, güvendiği bir gazeteciden, yazardan ya da televizyon veya gazeteden gelen bilgiyi, başka yerlerden araştırmaya bile gerek duymasın.
Bunun böyle olmasını sağlamak da gazetecinin ve de çalıştığı yayın kuruluşunun görevidir. Bu görevi, bu çerçevede, bu anlayışla ödün vermeden yerine getiren medya da herkes tarafından desteklenmeli ve kollanmalıdır.
Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin
Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.