Dolar 32,2630
Euro 34,7402
Altın 2.450,42
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 16°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
16°C
Az Bulutlu
Pts 17°C
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 20°C

İç sesler!

17 Temmuz 2023 12:01
A+
A-

Bir çay bahçesinde eşimle birlikte karşılıklı oturuyorduk. Aniden kulağıma bir uğultu doldu. Önce yakından geçen bir kamyon motorundan çıkan gürültü sandım, ama değildi.

Egzozunun içini boşaltıp, çıkış borusunu genişlettiren Doğan görünümlü Şahin marka otomobilin sürücüsü gazı sonuna kadar köklüyordu desem öyle bir şey de yoktu.

Peki ya neydi bu gürültü? Sanki radyo dalgaları karışmış gibi gacır gucur sesler, birbirinin içinde yükselip, alçalıyordu. Farklı diller de vardı, bir kaybolup, sonra yeniden ortaya çıkan.

Etrafıma bakındım, her zaman omzundaki radyoyu bağırtarak, çay bahçesinin önünden geçen adam mı gidiyor diye ama o da yoktu ortalarda.

Allah, Allah…! “N’oluyor yahu” dedim, kendi kendime. Sağıma soluma, arkama bakındım, o ara eşim bir şey oldu sandı, “hayrola birini mi gördün?” diye sordu.

Ne desem ki şimdi?

“Yok, bir ses duydum da, biri bana sesleniyor sandım” dedim.

“Tanıdık biri mi?” diye sordu, bu kez de.

“Öyle” dedim. Bir arkadaşın sesine benzettim.”

Konuşurken azalan sesler, susunca, yeniden yükseldi. Hem de daha net ve belirgin bir şekilde. Farklı ses tonları, farklı kişiler ve kadın, erkek, çocuk sesi karışıktı… Ama dikkat kesildiğimde ayırt edebiliyordum.

Kaşlarımı çattım, önüme bakıp, kulağımdaki uğultu içindeki sesleri iyice ayırt etmeye çalıştım. Sanırım bunlar etrafımızdaki insanların iç sesiydi. Onları duyabiliyordum. Bu nasıl olabilirdi ki? Mümkün değildi. Ama duyuyordum işte…

“Çocuklar iki kola içti, tanesi yirmi beşten elli eder, hanım ve benim iki çayımız var, beşerden on, etti otuz beş, baldızın da dondurma yiyesi tuttu, çocukların yanında yapılacak iş mi şimdi bu. Zaten topu on beş lira. Toplamı altmış beş yapıyor. Çocukların kolaları da tükenmek üzere. Başlarına dikip yarış, yapıyor eşşoğlu eşşekler. Kola bitince mutlaka dondurma da isterler. Baksana teyzelerinin önündeki dondurmaya nasıl bakıyorlar. En iyisi birkaç dakika sonra kalkmak. Yokse cebimdeki paranın tamamını burada bırakacağım…”

Bu ses bir erkeğe aitti. Sanırım hemen yan tarafımızda oturan beş kişilik aile içindeki babaydı. Ödeyeceği hesabın kaygısını yaşıyordu.

“Yarım saattir bekliyorum, gelmedi hala, başka bir yeri mi söyledi acaba?” diye bir kadın sesi öne çıktı, uğultuda.

Daha ince tonda bir ses bastırdı onu. Galiba bir kız çocuğuydu bu.

”Ben gelmek istemedim. Annem tutturdu ‘bizimle geleceksin’ diye. ‘Dışarı çık da, biraz etrafını gör’ dedi. ‘Kızım seni, arkadaşlarınla tatile göndereyim’ demiyor da, çay bahçesine getiriyor. Babamın da canına minnet zaten…”

“Bu nasıl iş arkadaş yaa? Sabahtan beri masalara çay taşı, masa sil, sipariş al, ayaklarıma karasular indi. Şu sarışın kız olmasa, kesinlikle işi bırakırdım. O da, bir hafta oldu hala yüzüme bakmıyor. Başka biri var galiba. En iyisi mesai bitiminde, bir kenara çekip konuşmak. Oldu oldu, olmadı hadi eyvallah…”

Genç erkek sesi kesinlikle garsona aitti. Çünkü etrafımızda fır fır dolanan ondan başka kimse yoktu.

“Benimki derinlere daldı yine. Allah bilir ne düşünüyor… Bahse girerim, biraz sonra ‘ne olacak bu memleketin hali?” diye soracak bana. Adama ‘her şeyi kafana takma, alzaymır olursun’ diyorum, umursanıyor.”

Aha!, bu ses kesinlikle eşimin. Kendi içinde benim dedikodumu yapıyor. Onu düşünme, bunu düşünme… Zaten ne geldiyse başımıza düşünmemekten geldi. Ama kime anlatacaksın ki? Görür o; kesinlikle beklediği o soruyu sormayacağım.

“Bir isteğiniz var mı? “diye soran sesin sahibi yanıbaşımda duruyordu. Kız garsonlardan biriydi. Saçları sarıydı. İçimden, “kızım, oğlan senin için yanıp tutuşuyor, istemiyorsan söyle bari de, buralarda senin için sürünmesin çocuk” diye geçirdim. Sonra birden düşüncelerime nokta koydum. Ne olur ne olmaz, belki o da benim iç sesimi duyardı.

Offf, kafayı mı yedim nedir?

İşte yine o uğultu… Yaşlı bir kadın, sesi ötekileri bastırıyor…

“Artık hiç çekilmez oldu. Kadınlara dırdırcı derler ama bu adamın çenesi hiç kapanmıyor. İnsan biraz susar. Her şeye karışıyor. Onun çenesi yüzünden çocuklar bile bize gelmez oldu. Genç olsam kesinlikle boşanırım bundan.”

Bir masa ötemizde yaşlı bir çift oturuyordu. Birbirlerine gözlerini dikip, dalıp gitmişlerdi. Kadın vazgeçti adamı düşünmekten, ama bu defa da erkek başladı, hem de ne başlamak…

“Kendini hala on sekizinde sanıyor. ‘Biraz çay bahçesinde oturalım’ dedim, bir saat süslendi. ‘Bre kadın gençken bu kadar süslenmiyordun. Bundan sonra benden başka kim bakar sana’ diyeceğim, kalbini kırmak istemiyorum. İnsan biraz sade olur, yaşını başını bilir… Bir de bana ‘her şeye karışıyorsun’ demez mi, deli oluyorum.

“Sana dondurmalı künefe ısmarlayayım mı? desem, belki uyanır benimki. Yüzüme bakıyor ama beni görmediğinden kesinlikle eminim. Yazar olmak böyle bir şey galiba. Hayal dünyasında yaşıyor yine.”

Bu sesi bin kişi arasından ayırt ederim. Onun ne düşündüğünü bilmediğimi sanıyor. Görür o şimdi…

“Canın künefe çekti galiba, hadi gel yiyelim, hem de dondurmalısından…”

Şaşkın şaşkın baktı yüzüme…

“Düşüncelerimi mi okuyorsun sen?” dedi.

“Yooookkk! Sadece bakışlarından anlıyorum.”

Kalktık. Caddenin karşı tarafında künefeci vardı. Sıcak havada dondurmalısı iyi geldi.

Uğultu mu?

Şekerim düşünce hayal görüyorum galiba…

 


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR