Dolar 32,2179
Euro 34,7119
Altın 2.442,69
BİST 10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Tekirdağ 16°C
Az Bulutlu
Tekirdağ
16°C
Az Bulutlu
Pts 18°C
Sal 18°C
Çar 18°C
Per 20°C

NASRETTİN HOCA’YA ÖZENEN MİLLETVEKİLİ ADAY!

21 Ağustos 2023 13:00
A+
A-

Doksanlı yılların başıydı, yapılacak genel seçimde milletvekili adayı olan siyasetçilerden biri seçim propagandası için kafayı Nasrettin Hoca’ya takmıştı. Her gün bir Nasrettin Hoca fıkrasının içeriğine uygun olarak malzeme topluyor, sonra gazetecileri çağırıp fotoğraflar çektirerek, iktidar partisine yönelik eleştiri ve tenkitlerde bulunuyordu.

Bir gün bakıyoruz tabutların üzerine siyah örtüler örtülüp, Nasrettin Hoca’nın sözleri yazılmış, bir gün bakıyoruz büyüklü küçüklü tencereler getirilmiş, “Kazan öldü” fıkrasına uygun söylemler yapılıyordu. Başka bir gün de kocaman bir kazan, göl olarak kabul edilip, kavuklu biri elindeki kepçeyle, temsili göle yoğurt mayası döküyor, “Ya tutarsa” diyordu.

Yapılan mizahi propaganda da büyüklü küçüklü gazetelerde günü birlik yayınlanıyordu. Tabii yapılanlar yayınlandıkça, milletvekili adayı da coşuyor, Nasrettin Hoca’nın fıkralarını gerçek yaşama uyarlıyordu.

Sonunda sıra Hoca’nın eşeğe ters binmesine geldi. Ancak seçim yasakları devam ettiğinden propagandalar sadece kapalı mekanlarda yapılıyordu. Ve partisinin il merkezi de beş katlı bir apartmanın ön tarafında genişçe bir terası olan çatı katındaydı. Öncekiler için sorun çıkmamıştı ama bu sefer ki biraz çetrefilli olacak gibiydi. Çünkü fıkrada bir eşek vardı. Ve bu eşeğin de beşinci kata çıkarılması gerekiyordu.

Olay günü milletvekili adayının basın danışmanı tarafından davet edildiğimiz yere erkenden gittim. Yer, şehrin en kalabalık alanlarından biriydi. Tam çarşının ortasıydı. Diğer gazeteciler de birer ikişer gelmeye başlayınca, milletvekili adayı, “Getirin eşeği” dedi.

Partililerden biri, arka sokaktaki elektrik direğine bağlı bekleyen semersiz bir eşeği ipinden çekerek getirdi. Eşeği gören vatandaşlar, ilginç bir şey olacağını düşünüp, kalabalık oluşturmaya başladı.

Eşeği, apartmanın dış kapısından içeriye sokmaya çalışanlardan biri önden çekiyor, iki kişi de arkasından itiyordu. İtmelerinin nedeni; eşeğin apartmana girmek istememesiydi.

Ancak nafile çabaydı bu. Eşek ufak tefekti ama güçlüydü. Bu yüzden içeriye bir türlü sokulamıyordu.

Milletvekili adayı sabırsızlıkla bekliyor, gazeteciler ise olayın her anını fotoğraflıyordu. Meraklı kalabalık ise yaşanan inatlaşmada eşeğin mi, yoksa eşeği siyasi propaganda malzemesi yapanların inadının mı galip geleceğini merak ediyor, olayın sonunu bekliyordu.

Bu arada kalabalıktan yardıma gelenlerden bazıları, eşeği arkadan ittirenlere destek verdi ancak yine de olumlu bir sonuç alınamadı. Çünkü ortada eşek inadı diye bir şey vardı.

Milletvekili adayının propagandası ilgi görüyordu. Ses getiriyordu. Bu da öyle olacaktı mutlaka. En azından bir şekilde gazetelerde öyle ya da böyle yer verilecekti.

Zaten olayın sonu nasıl olursa olsun bizim için haber değeri taşıyordu. Eşek çıksa da çıkmasa da bizim için önemli değildi. Ama siyasetçi öyle düşünmüyordu.

Peki, ya işler ters giderse? Yani ilk bakışta masun gibi görünen olay birden bire acı bir sonuç doğurabilirdi. Bu durumun, o anın heyecanıyla pek dikkate alındığını sanmıyorum.

Düşünün ki eşek apartmanın dış kapısından içeriye girdi. Peki beş katlı binanın merdivenlerini nasıl çıkacaktı? Takır tukur basamakları saya saya çıkarmak mümkün müydü, koskoca hayvanı? Kesin yolda geri kaçar, arkadan gelenleri de ezer geçerdi.

Ama milletvekili adayı kararlıydı. Sabırsızlanıp, eşeği içeriye geçirmek için uğraşanlara, “haydi arkadaşlar, zorlayın biraz. Kapıdan geçsin yeter. Yukarıya asansörle çıkartırız” dedi.

Hoppala!!!. Adam, eşeği asansörle beş kat yukarıya çıkarmayı düşünüyordu. Olacak şey değildi. Zaten asansör kabini de küçücük bir şeydi. Eşeğin sığması mümkün değildi. Hadi sığdı diyelim, yanında bir de kat düğmesine basmak için bir kişinin bulunması gerekiyordu.

Peki, ya yarı yolda eşek huysuzlanıp, adamı çiftelerse? Bunu da o an hiç kimse düşünmüyordu.

Partililerden biri akıl verdi; “Eşeği asansöre bindirip, kapıyı kapatırız. Beşinci kattaki arkadaşlardan biri düğmeye basıp, çağırır. Böylece asansör yukarıya çıkmış olur.”

Düşünebiliyor musunuz, eşek asansörle yukarıya çıkacak, yukarıdaki kişi de kapıyı açıp, “buyurun, biz de sizi bekliyorduk” diyecek.

Ya da o sırada apartman sakinlerinden biri asansörü çağıracak, eşek içindeyken, asansör çağrılan katta duracak, adam veya kadın her kimse kapıyı açıp, karşısında eşeği görünce, ne yapar artık siz düşünün. Bu arada asansör kapısı açılınca, eşeğin anırdığını ve tüm apartmanın sesten inlediğini hayal edebiliyor musunuz?

Şimdi tüm bunları geçip, bir de eşeğin beşinci kata çıkarıldığını düşünelim. Milletvekili adayı gazetecilere poz vermek için üzerine ters bindiği sırada, kalabalıktan ürken hayvan, terası çevreleyen alçak duvardan atlayıp, kaçmaya kalkarsa ne olacak?  Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber;

“Üzerlerine beşinci kattan eşek düşen iki kişi öldü”

Ya da,  “Milletvekili adayı, üzerindeki eşekle birlikte beşinci kattan uçtu”

Bunların hepsi hayal ama o an gerçek olabilecek bir durumdu. Yeter ki eşek o kapıdan içeriye girsin.

Neyse ki biri kulağından, biri kuyruğundan çekip, ittirip kaktırsalar da eşek apartmana girmedi.

Bu arada etrafı çevreleyen kalabalık da giderek artıyordu. Milletvekili adayı baktı ki olacak gibi değil… İşin içinde bir de seçim yasaklarına uyulmadığı için ceza yemek olunca, eşeğin beşinci kata çıkarılmasından vazgeçti.

“Ben kaldırımda eşeğe ters bineyim, siz de hemen birkaç poz fotoğraf çekin, kimse görmeden işi bitirelim, yoksa ceza yeriz”, dedi, gazetecilere.

Öyle de yaptı. Alkışlar arasında eşeğin üzerine ters bindi. Bir kişi eşeğin ipini çekti, beş on adım ilerlediler. O ara fotoğraflar çekildi. Olay bitti. Biz de haberi yazmak için bürolarımıza döndük

Sonunda ne mi oldu?

Eşeği beşinci kata çıkarmaya kalkışan milletvekili adayı amacına ulaştı ve Nasrettin Hoca fıkralarıyla propagandasını yapıp, seçildi.

Ancak eşeğin akıbetini bilmiyorum!

Bitti                                                                        Karikatür: Oğuz TOPAÇOĞLU


Trakya Demokrat Gazetesi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR